Ortaya Karışık Bir…

Takıntılı blogculuk

Archive for Ekim 27th, 2008

Başkalarına çamur atmak ve kendi temizliğimiz üzerine

leave a comment »

Çin başta olmak üzere İran, Suudi Arabistan ve Kuzey Kore (bu arkadaşlardan umudu kesmişizdir)’nin de içinde bulunduğu yasakçı ülkeler listesine artık kendimizi de iyice dahil etmeye başladık gibi. Gibisi biraz fazlaca duruyor bir önceki cümlede. Yine de aşırı katı ve karamsar olmamaya çalışıyorum Türkiye konusunda.

Bugün, hükümeti oluşturan partilerden büyük(!) olanının merkezinin önünde protesto eylemi yapılır, hükümet buna dayanamaz. Kaba güçle ve güzellikle toplattırır eylemcileri.

Neye ve kime karşı eylem yaptıkları, izinli veya izinsiz olup olmamaları kesinlikle önemli değildir. Önemli olan kontrol mekanizmasının hiçbir koşul atında elden bırakılmamasıdır. Kaldı ki, protestocular eylemcidir. Eylemci olmak başlı başına yeterli bir sıfattır sizi haksız çıkarmaya.

Şimdi de İnternet eylemcilerine ne zaman el atacaklar diye beklemedeyim.

Bana en çok acı vereni, etrafımızdaki yeni yetme Avrupalı komşu ülkelerin blogları ve blog yazarları öylesine hür bir ortamda varlıklarını sürdürüyor ve yazacaklarını yazıyorlar ki Türkiye gibi iktisadi açıdan komşularından çok daha ileride duran bir bölge gücü bu tür yasaklamalarla sevgili Nasreddin Hoca‘nın kendi ağacını kestiği fıkrayı gözümüzün önüne getiriyor tekrardan.

Herşey kontrol altında! Bizim için kriz yoktur! Araya bayram girdi de sıyırdık! Medya haddini aşmaktadır!

Hep duymaya alışık olduğumuz laf salatalarından birkaçı sadece.

Türkiye herhangi bir bölge gücü haline gelemez! Bunu ben söylüyorum. Neden mi?

Suudi Arabistan zengindir. O veya bu sebepten dolayı zengindir fakat varlıklı oldukları kadar da dünyadaki varlıkları kısıtlıdır. Yazanları, fikirlerini paylaşanları, fikirlerinde sınır tanımak istemeyenleri yasaklayan ve gayet de insani olmayan yöntemlerle onları cezalandıran bir devlet Suudi Arabistan. Buradaki linkten yasaklı Suudi blogır hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Tüm bu ülkelerden bahsetmemin sebebi, bizim de onlarla aynı lig’de top koşturmamızdır. Bu gerçek, az da olsa duyarlı bir insanın beynini meşgul eder etmelidir de, ona acı verir vermelidir de, birşeyler yapmaya iter itmelidir de zaten.

Birçoğu Sosyalist rejiminin ince öğütme makinesinden geçmiş, yakın zamana kadar hürriyetten doğru düzgün bahsedemediğimiz Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerdeki blogır anlayışı ise bambaşka.

Devlet bakanlıklarının, fahişelerin (evet evet onlar bile), çok önemli ve gayet önemsiz insanların bir arada bloglar oluşturup, yazdıklarını paylaştıkları son derece ozgür bir ortam görüyoruz.

Kıskanıyor insan. İmreniyor bu özgürlüğe. Yurdum yazarı, eskisi yenisi, acemisi profesyoneli, küçüğü yaşlısı herkes bu hürrriyetlerden ya şu an itibarıyla muaftır ya da çok yakında muaf olabilir. Hatta hemen şu dakika WordPress platformu kapanabilir.

Evet Türküm, doğruyum. Ancak Türklüğümle bu şekilde gururlanmak biraz ters bana.

Karartmalarla kendi pisliklerimizi kapatmaya çalışıyorsak pek de iyi bir yöntem seçilmemiş der ve naçizane düşüncemi noktalarım.

Written by Besimi

Ekim 27, 2008 at 4:15 pm

outcry kategorisinde yayınlandı

Tagged with , , , ,

Çobanımız Istırap, Biz De Sürüsü

leave a comment »

Sansürlendiğimizi ancak şimdi anlamıyoruz tabi.

Ezelden beri sansürlenmişizdir. Sözde özgürlüğümüz geri verilmiş, sonrasında tekrar tekrar elimizden alınmıştır.

İşin daha da vahim boyutu, millet olarak bu tür karartmalara, yasaklamalara, kendimizi dış dünyadan – istemeye istemeye de olsa – soyutlamalara alışık olmamızdır.

Tepkilerimiz bile bu alışılmışlıkla bağışıklık kazanmıştır ki yasaklara karşı duyarlılığımız kramp vaziyetindedir. Duyarlı hissiyatımız, tıpkı ayaklarımızda nükseden, karıncalanmalar gibi tutulma halindedir. Nasılsa geçicidir deyip, kısa bir süre içinde kurtulurum umuduyla bu krampı unutmaya, derine gömmeye açıktır belleğimiz.

Akıl fikir ipoteklerine alışmışlığın verdiği kaşarlanmışlık duygusuyla pek fazla bir tepkide bulunma gönüllüsü değilizdir.

Gerek ticari, gerek siyasi, gerekse abuk sabuk sebeplerden dolayı yasaklanmayı hakkettiğimizi düşünmüyorum. 70 küsür milyonluk toplum bazından bakarsak olaya, aralarında karartılmayı belki hakedenler vardır ancak mesele düşünce özgürlüğü, iletişim ve haberleşme serbestisi aracılığıyla dünyamızı genişletmeye çalışmak olunca bunları hangi şekilde de gerçekleştirmeye çalışsalar yasaklılık ancak beyinlerinde bir sonuç verir. Yasaklı beyin kendini soyutlayabilir ancak. Çemberin içinde bırakabilir kendini ama çemberin dışına taşmaya çalışanları çok da etkili şekilde kontrol edemez.

Acı çekmek alışkanlığımız haline gelmiş, belli çevreler de acı çektirmediklerinde kendi varlık sebeplerini sorgulamaya başlıyor sanki.

Kafa yapısı şu; önemli olan benim kendimi iyi hissetmem değil, diğerinin kendisini kötü hissetmesi. Meselimiz böyle olunca, tüm hareketlerimiz karanlık oda ve odaklar tarafından gün ışığından çıkartılıp, evrenin mahzenvari kullanılmayan boşluklarına atılmaya çalışılıyor, atık çöp misali.

Yalnız şu unutulmaya ve gözardı edilmeye; evren uçsuz bucaksız ve sonsuz olduğu kadar da biz bilgi açlığımızla evrenin (Internet de evrene dahildir) her karış toprağını, boş ve dolu noktalarını bulup gün ışığına çıkartmaya kararlıyız.

Rahatımı bozup harekete ben de varım diyenler şu linke uğrayabilir, sesini duyurabilir.

Saygılar,

Besim

Written by Besimi

Ekim 27, 2008 at 9:23 am

outcry kategorisinde yayınlandı

Tagged with , ,