Posts Tagged ‘türk’
Rodoplar’da bir düğün havası (Ribnovo)
Al al, rengarenk.
Kasabanın derdinden uzakta.
Düğün dernek, tek yürek.
Bu ufak bakkaliyede gözüme alkole dair bişey çarpmadı.
Koca koca aileler, nesil boyu.
Rengarenk, abartılı bir çeyizin önüsıra davul zurna.
Köy ahalisi derneğe tam anlamıyla hazır.
Bu yaşlı nine, köhne evinin balkonundan düğüne daha rahat katılabileceğeni düşünmüş olsa gerek.
Anam, alacakuşağı, renk renk üstüne.
Garip ama gerçek: bu da gelinimiz.
Tuval misali geline vurulan son rötuşlar.
Damada, bir yastıkta beraberce kocamak üzere gelin teslim ediliyor.
Bu görüntüler gösteri amaçlı yapılmış veya giydirilmiş köylüler değil. Bulgaristan‘ın Ribnovo köyü ahalisinin nadide kızlarının bir tanesini evlendirme töreninden çekilmiş resimlerdir.
Osmanlı tesiriyle (kimi tarihçiye göre zorla ve hile ile, kimisine göre de kendiliğinden müslüman olma) İslamiyet’i kabul etmiş bir Slav topluluğudur Pomaklar. Bu resimlerde gördüğünüz köy sakinleri de Pomak diye adlandırılan (aslında pomak kelimesi pomaklar arasında küçük düşürücü bir etiket olarak da algılanır) Müslümanlardır. Bulgarlar tarafından Müslüman oldukları gerekçesiyle, Bulgaristan Türkleri tarafından ise Türk olmadıklarından dolayı saygı görmemeyi bir kenara bırakın, hor bile görülürler.
Bu durum da, pomakların kendilerini izole etmelerine ve hatta ve hatta kendisini izolasyon duvarından sıyırmaya çalışanların önyargıları gerçek kimliklerini saklama yoluna gittikleri yalan değildir. Şahsen, üniversite yıllarında çok fazla sayıda kimliğini saklayan pomakla tanışıp, neden sonra Türk olduğuma inandıklarında gerçek kimliklerini açıklamışlardı bana. Fakat aramızda kalması şartıyla tabi ki.
Birçoğuyla oturup sohbet etmişizdir, bir sorular yöneltmişimdir zamanında. Ancak, hiçbir zaman bir pomak köyüne gidip yaşantılarını yakından inceleme şansına sahip olamadım. Sevgili gazeteci arkadaşım Nesrin sayesinde, onun bizzat kendi makinesiyle çektiği ve benimle paylaştığı resimleri ben de paylaşma gereksinimi duydum.
Anlaşıldığı üzere, bu bir köy düğünü. Bildiğim pomaklar son derece dindardır ve inançlarına toz kondurmazlar. Kendilerini herhangi bir etnik gruba dahil edemediklerinden tüm aidiyetleri inanç sistemleri üzerine kurulu ki bu da son derece anlaşılabilir sebeplerden dolayı böyle. Koyu müslüman olmalarının yanında, pomak kadınlarının rengarenk, doğayı bütün ihtişamıyla yansıtan kıyafetleri ve gelinin zombie beyazına boyanan yüz makyajı bize pagan kalıntıların da inanışlarından tamamen yok olmadığının işaretini veriyor.
Geç Gelen Hayat
Nazım Hikmet Ran.
Bakanlar kurulu yeniden ”Türk” olarak geri kabul etti Nazım‘ı.
”Geç gelen özür” başlığıyla vermiş Milliyet.
Özür geç. Özür içten değil. Asıl özür Nazım’ı şimdiye kadar yokmuş/hiç varolmamış varsayan devlet büyükleri(!) ve yeni eski tüm hükümetlerindir.
Şu anki hükümetin başarısı mıdır bu, yoksa taktiksel bir oyun mudur, hiç bir önemi yok.
Önemli olan, bir Türk insanının, bir vatanperverin hayatının paramparça edilip yakınları, dostları ve sevenleriyle birlikte yalnızlığa itilmiş olmasıdır.
Nazım’ın rejim hakkındaki görüşleri her türlü olabilir.
Doğru görmüştür veya yanlış sezinlemiştir.
Nazım, vatanını sevmiştir. Kendini o dönemde milliyetçi (!) addedenlerden çok fazla vatansever idi.
Komünisttir, sosyalist olabilir, kızıl görmüştür dünyayı.
Ancak, Nazım şairdir, Nazım romantizm çerçevesinde algılar hayatı.
Algıladığı şekilde de yansıtır.
Bir şairin havsalasından dünya çok farklı görünür. Dar görüşlü ya da son derece açık ve geniş görüşlü de olabilir.
Hayati olanı, yazarın/şairin birşeyler üzerinde duygu kaygı yoğunluğundan kaynaklanan düşüncelerinin olması ve bunları paylaşmasıdır.
Emektir aslolan.
Bu emeğe saygıda kusur edilmiş ve geç kalınmıştır Nazım’ın durumunda.
………..
Ben bir insan,
ben bir Türk şairi Nazım Hikmet
ben tepeden tırnağa insan
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret…
N. Hikmet