Ortaya Karışık Bir…

Takıntılı blogculuk

Posts Tagged ‘istanbul

Şehre Doğru

leave a comment »

İstimpoli dediler bir zamanlar.

Dünyanın koca kahpesi dedi ona sevgili Fikret Kızılok, Facire-i Dehr, ”Bir Devrimcinin Güncesi”nde.

Haklıydı da. Herkes onu istedi. Elde eden de edemeyen de kullandı onu.

Bir zamanlar Bizans‘ındı.

XV. asırda Osmanlı Devleti‘nin malvarlığına geçti. Değişen pek bir şey oldu mu?

Bence, hayır. Dünyanın siyasi ve sosyal çehresi değişti belki ama İstanbul kahpeliklerinden vazgeçmedi.

Varlığını sürdürmeye Osmanlı idaresi altında devam etti.

Rum tebaa, Konstantinopolis adının uzunluğundan dolayı telaffuzda zorlandıklarından, istinpoli(şehre doğru, kasabaya doğru) demeye başladılar. İstinpoli zamanla Stimpoli’ye, daha sonraları da Stimboli halini alır.

Zamanında dedeme sorduğumda, İstanbul adının adının İslambol’dan geldiğini söylemişti. Belki şu anda yazmakta olduğum yazıyı dedeme okutsam yine inanmak istemeyecek.

Hiçbir toplum, kendi medeniyetlerini sıfırdan başlatacak kadar aptal değildir. Osmanlı da değildi ve kendilerinden önceki hakim halkın geleneklerini ve ağızlarını [kısmen de olsa] devam ettirdiler.

Yarın, herhangi bir aksilik olmazsa, o koca kahpeye ben de ulaşacağım aylar süren hasretlikten sonra.

Ve yarın hacdan yeni dönmüş olacak olan dedeme bu küçük enstantaneyi anlatma fırsatım olacak.

”Pao stin poli”

Şehir’de görüşmek üzere!

Written by Besimi

Aralık 22, 2008 at 12:37 pm

Mapa’yı Hamsi Bastı

with one comment

24122007_hamsi_bollugu

Telefonda Namık dedi, abi akşama MapaCengiz‘de hamsi partisi var, sen de davetlisin.

Dedim hamsi partisi mi olurmuş. Hele kızgın kor üstünde yapılınca şeker gibi de oluyormuş.

Cemil dostumuzun babası sağolsun, hiçbir masraftan kaçınmamış, zahmet edip ta İstanbul’dan yirmi kilo hamsiyi gönderivermiş kargoyla.

İstanbul’dan Sofya’ya hamsi gönderilir. Sofya’dan alınır, Pernik’e arabayla ulaştırılır.

20 kilo dedim değil mi? Evet, tamı tamına o kadar.

Umut abi, Tahsin baba, Mehmet, bir Laz İsmail dayı… Sadece bunlar değildi bizleri Pernik’te karşılayan, isimlerini hatırlayamadıklarım alınmasınlar lütfen.

Mapa-Cengiz takımıyla futbol oynayıp maç sonunda yenen taraf olduğumuzdan dolayı baklavayı kaptığımızdan bahsetmiştim. Bakınız burada.

Bu sefer ortada herhangi bir iddia ya da yarışma olmaksızın, tamamen eğlence amaçlı ‘Gurbet ellerde Türk dayanışması’ sergileme durumu oldu.

Daha çok Karadenizli’ler gecesine döndü bizim hamsi çılgınlığı, ancak başından sonuna kadar son derece sıcak ve eğlenceliydi.

Hamsiler ızgara ardına ızgara şeklinde masalara dolar, hemen yenilir yutulur küçücük balıklar.

Yeme içme faslı bittikten sonra da Umut abinin gazı ve İsmail dayının yoğun arzusuyla, kemençe ve tulum havaları bulunmaya çalışılır. İsmail dayı kulağına yatkın müzik bulamayınca biraz üzülür ancak, bu durum horon tepmesine mani kesinlikle değildir.

Horonlar tepilir. Bir ara Bulgarca hareketli müzikler bile açılıp disko havası verilir ortama, ben de tulum dinleseydik çok daha iyiydi diye geçiririm içimden.

Akşamın sonlarına doğru baklava ve meyveler sürülür ortamın piyasasına. Kilolarca balığı lüpletmiş iri bir penguen misali, baklavayı da neremize sığdıracağız diye düşünerek baklavaya dalarım 😛

Maymun iştahlılığımın, hamsi ve baklavadan aldığım zevki ve lezzeti bastırıp üzerime bir ağırlık çökmeye başladığında ise, herkese iyi akşamlar deyip Sinan ve Dinçer’i de arabaya alıp Sofya yoluna koyuluruz. Allahtan ki, Pernik Sofya’nın kenar semtlerinden biriymişçesine bir uzaklıkta ki fazla geç saate kalmadan sabah da vaktinde uyanmasını bildim.

Türkiyem’in özlediğim lezzetlerinden biriydi hamsi.

Öncelikle Cemil’in babasına teşekkür, saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.

Daha sonra da Mapa ailesine bizlere bu geceyi yaşattıklarından dolayı teşekkürü borç biliyoruz.

P.S: Umut abi, umarım sabah 7’de uyanabilmişsindir 😀

Written by Besimi

Aralık 17, 2008 at 1:40 pm

Uncategorized kategorisinde yayınlandı

Tagged with , , , , , , , , , ,